How Economics Can Save the World (İktisat Dünyayı Nasıl Kurtabilir), Erik Angner'in yeni kitabının başlığı. Eğer davranışsal iktisat ya da iktisat felsefesiyle ilgileniyorsanız, muhtemelen Erik Angner'i tanıyorsunuzdur ve bazı çalışmalarını okumuşsunuzdur. Angner, popüler ve çok iyi bir ders kitabı olan A Course in Behavioral Economics'in ve Journal of Economic Methodology'nin en çok okunan makalelerinden biri olan "We're All Behavioral Economists Now"'ın yazarı. Angner, ayrıca davranışsal ve deneysel iktisat, mutluluk bilimi ve felsefesi ile çağdaş iktisadın tarihi, felsefesi ve metodolojisi gibi konuları kapsayan çok sayıda dergi makalesi ve kitap bölümünün de yazarı. Kendisi, ciddi bir akademisyen, iktisatçı ve felsefeci. Kurum üyelikleri, aldığı bilmsel teşvikler, konuşmalar, yayınlar ve iki doktora ile dolu uzun bir özgeçmişi var. Evet, iki doktora! Biri İktisat, diğeri Bilim Tarihi ve Felsefesi alanında, her ikisi de Pittsburgh Üniversitesi'nden. Angner, şu anda Stockholm Üniversitesi'nde Felsefe Profesörü olarak çalışıyor ve aynı zamanda Politika, Felsefe ve İktisat Programını yönetiyor. Angner, iki doktorası ve konuları anlaşılır bir şekilde anlatma yeteneğiyle, iktisadın dünyayı kurtarabileceğini savunan bir ticari kitabın altından kalkmak için doğru beceri ve bilgi kombinasyonuna sahip.
İktisat ile ilgileniyorsanız ve öğrenmek istiyorsanız, How Economics Can Save the World tam size göre bir kitap. Okuması kolay ve eğlenceli. Verdiği sözü tutuyor ve iktisadın dünyayı nasıl kurtarabileceğini ikna edici bir şekilde anlatıyor.
Dikkat ederseniz Angner, "iktisat dünyayı kurtarır" demiyor, "kurtarabilir" diyor. Kurtarabilir demek, kurtaracak anlamına gelmiyor. Angner, iktisatçıların doğru tavsiyelerde bulunduğunu, ancak başarının fazla sayıda başka şeye bağlı olduğunu savunuyor. Yani kitabın asıl argümanı şu: iktisatçıları dinleyin, değerli tavsiyeleri var, iktisadi reçeteler tek başına dünyanın sorunlarını çözmeye yetmeyecektir, ancak iktisatçıları dinlemek başarılı olma ihtimalimizi arttırır.
Belki de kitap için başka bir başlık seçilebilirdi: "İktisat, Diğer Bilimlerle Birlikte ve Doğru Kullanılması Koşuluyla, Dünyayı Kurtarma Şansımızı Artırmaya Nasıl Yardımcı Olabilir" :)
Şaka bir tarafa, Angner, "iktisat dünyayı kurtarabilir"in ne anlama geldiğini açıklarken çok dikkatli davranıyor. İktisadın dünyayı kurtarmasının ön koşulu olarak şunları sıralıyor: (1) Doğru koşullar. (2) Yetenekli bir uygulayıcı. (3) Akılcı bir uygulama.
Angner, kitapta iktisatçılar da dahil herkesin iktisadın doğasını ve kapsamını daha iyi anlamasını sağlamaya çalışıyor. Neden mi? Çünkü dünyayı kurtarma konusundaki başarımız, iktisadın değerini ve sınırlarını iyi anlamamıza bağlı. Kitapla ilgili tek sorun şu: herkese iktisat anlatmaya çalışırken, bazen konuları aşırı basitleştiriyor. Bunun ne anlama geldiğini aşağıda açıklayacağım.
Kitapta ne bulacaksınız?
Kitap, "yoksulluk nasıl ortadan kaldırılır?" veya "nasıl zengin olunur?" gibi çeşitli sorulara araştırmaya dayalı yanıtlar veriyor; okuru iktisadın sorunlarımızı çözme yeteneğine sahip olduğuna ikna etmek için çeşitli örnekler veriyor. Tabii kitaptaki tüm sorular dünyanın ve toplumların karşı karşıya olduğu önemli sorunlarla ilgili değil. Bazı sorular çoğunlukla bireylerle ilgili (bireysel sorunlar), bazıları toplumlarla ilgili (toplumsal sorunlar) ve bazıları da karmaşık ve küresel ölçekteki sorunlarla ilgili (büyük sorunlar). Bu sınıflandırma bana ait ve sadece kitabın içeriğinin daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlıyor. Aşağıdaki grafik de kitabın bölümlerini ilgilendikleri sorun tipine göre sınıflandırıyor.
Bireysel sorunlar
Kitabın büyük bir kısmı bireysel düzeydeki sorunlar olarak adlandırabileceğimiz konulara değiniyor: daha fazla emeklilik birikimi yapmak (How to Get Rich), akıllıca yaşam kararları almak (How to Be Happy), mutlu çocuklar yetiştirmeye çalışırken kafayı üşütmemek (How to Raise Happy Children and Remain Sane) ya da alçakgönüllü olmak (How to Be Humble). Birey düzeyindeki sorunları ele alan bu dört bölümün hepsi güzel ve okumaya değer. Angner, bu bölümlerde ilgili araştırmaları çok açık ve bilgilendirici bir şekilde tartışırken hikayelerle de süslüyor. Sonuç olarak, bu bölümleri okuyup dünyayı kurtaramayacaksınız ama yine de okumaktan keyif alabilirsiniz.
Toplumsal sorunlar
Kitaptaki üç bölüm, grup veya toplum düzeyindeki sorunları ele alıyor. Bunlar kitaptaki açık ara en iyi bölümler. “İnsanlara İhtiyaç Duydukları Şeyleri Nasıl Verirsiniz” (How to Give People What They Need) bölümünde Angner, piyasa tasarımını, özellikle de Alvin Roth'un çalışmalarını tartışıyor. Herhangi bir iktisatçıdan, iktisadın topluma nasıl faydalı olabileceğini göstermesini isterseniz, muhtemelen piyasa tasarımı literatüründen en az bir örnek verir. Vermesi de normal. Roth ve meslektaşları her gün kelimenin tam anlamıyla hayat kurtarıyorlar çünkü çalışmaları daha fazla hastanın böbrek bağışçılarıyla eşleşmesine yardımcı oluyor. İktsatçılar, ABD Federal İletişim Komisyonu'nun (FCC) ihalelerini tasarlayarak bu kurumun milyarlarca dolar daha fazla para toplamasını sağladılar. Yani bunlar iktisadın sorun çözmedeki başarısı için çok iyi örnekler. Angner, bu toplumsal sorunları tartışırken süper bir performans sergiliyor. Örneğin, Alvin Roth'un araştırmaları ve katkıları hakkındaki açıklaması şimdiye kadar okuduğum en kolay anlaşılır açıklama. Ama daha güzeli, Angner bu katalog örneklerden farklı örnekler de veriyor. "Kötü Davranış Nasıl Değiştirilir" (How to Change Bad Behavior) ve "Bir Topluluk Nasıl İnşa Edilir" (How to Build a Community) bölümlerinde Cristina Bicchieri ve Elinor Ostrom'un çalışmalarını tartışıyor. Bu bayağı nadir görülen bir şey! Angner'in norm iktisadı ve kurumsal iktisat tartışması bilgilendirici ve anlaşılır.
Yine de sizi uyarmalıyım, bu bölümlerdeki dünyayı kurtarma tavsiyeleri, bireysel sorunlarla ilgilenen bölümlerdekiler kadar basit değil. Tabii bu da anlaşılabilir bir durum: bu karmaşık toplumsal sorunların üstesinden kolay çözüm ve reçetelerle gelmek pek mümkün değil. İlginç olan şu: kitaptaki en basit çözümler, kitabın tartıştığı en karmaşık sorunlarla ilgili! Kitapla ilgili eleştirilerim de bu noktada yoğunlaşıyor.
Büyük sorunlar
Büyük sorunları, bireysel düzeyden küresel düzeye kadar birden fazla düzeyde eylem ve bu eylemler arasında koordinasyon gerektiren sorunlar olarak düşünebilirsiniz. Büyük sorunların çözümleri genelde birden fazla toplumun ve ulusun, ulusal ve küresel düzeyde koordinasyon ve işbirliğini gerektiriyor. Kitapta ele alınan büyük sorunlardan biri iklim değişikliği, diğeri de yoksulluk. Kitabın her iki sorun için de önerdiği çözümler oldukça basit ve belki de iktisatçı olmayanlar için şaşırtıcı: sırasıyla, vergiler ve nakit transferleri.
Yoksulluk
Şimdi yoksulluğa bakalım. Angner, yoksulluğu ortadan kaldırmak için şart şurt koymadan yoksullara nakit transferi yapılması gerektiğini savunuyor. Neden mi? Çünkü iktisatçıların yaptığı deneyler koşulsuz nakit transferlerinin işe yaradığını gösteriyor. Angner, bir yerde (bir deneyde) işe yarayan bir çözümün, diğer yerlerde işe yaramayabileceği konusunda bizi uyarıyor ama buna rağmen nakit transferini bir çözüm olarak denemek için yeterince ikna edici kanıta sahip olduğumuzu savunuyor. Ayrıca, iktisadın tek başına yoksulluk sorununu çözemeyeceğini, bu çözümün işe yaraması için birçok şeyi doğru yapmak gerektiğini de ekliyor. Bununla birlikte, nakit transferlerinin insanları kıtlık tuzağından çıkarabileceğini ve bunun başlı başına önemli bir hedef olduğunu söylüyor.
Yoksullukla ilgili bölüm, iktisatçıların önemli ve zor sorunlara ışık tutmak için araçlarını nasıl kullandıklarını gözler önüne seriyor ama yoksulluk sorununu ve bu sorunun pek çok nedenini derinlemesine incelemiyor; dünyadaki yoksulluğu ortadan kaldırmak için ele alınması gereken karmaşık nedenler dizisini tartışmakta yetersiz kalıyor. Dahası Angner, iktisatçıların yoksulluğu ortaya çıkaran kurumsal ve siyasi koşulları analiz etmek için kullandıkları modellerden, teorilerden ve araçlardan hiç bahsetmiyor. Bu kitabın genel okur için yazıldığı düşünülürse, kitapta iktisadi büyüme ve kurumsal iktisadın yoksulluk konusunda neler söylediğine kısaca değinilmesi iyi olurdu.
İklim değişikliği
Kitapta tartışılan ikinci büyük sorun ise iklim değişikliği. İklim değişikliği sorunu nasıl çözülür? Kitaptaki cevap, karbon vergileri. Kitap, bunun tek çözüm olduğunu ya da tüm sorunlarımızı çözeceğini öne sürmüyor. Bunun yerine, diğer politikalara ek olarak karbon vergilerinin karbon emisyonlarını azaltabileceğini savunuyor. Angner, diyor ki, "karbon vergileri başarılı olmasa bile bu vergilerin zararlı olma olasılığı düşük."
Angner'in söylediklerinde elbette bir doğruluk payı var. Ancak iklim değişikliği sorunuyla mücadele etmek (ve dünyayı kurtarmak), karbon emisyonlarını tek bir bölgede azaltmaktan çok daha karmaşık bir sorun. Angner, karbon vergilerinin, uygulandığı yerde karbon emisyonlarını azaltacağını ikna edici bir şekilde gösteriyor, ancak sorunu uluslararası düzeyde çözmek için neyin gerekli olduğunu tartışmıyor. İklim değişikliği sorununu çözmemizi güçleştiren pek çok şey var. Ulusal ve uluslararası düzeyde ele alınması gereken koordinasyon ve rekabet sorunları var. Oyunun kurallarını belirleyen ve değişime direnç gösteren yerel, ulusal ve uluslararası kurumlardan oluşan bir ağ var. Oyunun yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde nasıl oynandığını etkileyen çıkar grupları da var. Belirsizlikler nedeniyle uygulanacak doğru vergi seviyelerini bilemiyor olmamız da bir sorun. Bir de kısa ve uzun vadeli iktisadi hedefler arasındaki ödünleşmeler var. Daha da devam edebilirim. Mesele şu ki, karbon vergileriyle ilgili iktisat dersi politikaya kolayca tercüme edilemiyor; sadece politikacılar karbon vergilerini anlamadıkları veya sevmedikleri için değil, aynı zamanda iklim değişikliği fena (wicked) bir sorun olduğu için. Akademik çalışmalardan uzaklaşıp ulusal ve uluslararası politikaya yaklaşıldığında işler karmakarışık bir hal alıyor.
Son olarak, "vergilerin gerçek bir zarar vermeyeceği" tamamen doğru değil. Öncelikle, Angner'in kitabında bize öğrettiği gibi, her zaman bir fırsat maliyeti söz konusu. Fırsat maliyetini bilmeden, seçilen bir vergi düzeyinin gerçek bir zarara yol açmayacağını söyleyemeyiz. Vergilerin anlatıldığı şekilde işlediğini ve tüm ülkelerin uyum içinde hareket ettiğini varsayın ve yanlış vergi seviyesini seçtiğinizi düşünün. Eğer vergi olması gerekenden daha düşükse, çözüm gecikecek ve bir iklim felaketine doğru yol alacağız. Eğer vergi olması gerekenden yüksekse, her yıl çok sayıda insanı yoksulluktan kurtaran iktisadi büyümeyi olumsuz etkileyebiliriz. Yani, uygulanması gereken vergi düzeyini tam olarak bilmeden bu politikayı uygulamak çeşitli zararlara yol açabilir. Bu seviyeyi biliyor muyuz? Hayır! Ülkeler tahmin ettiğimiz gibi uyum içinde hareket ediyor mu? Hayır! Dolayısıyla, uygun olmayan bir şekilde tasarlanmış ve uygulanmış bir vergi politikası gerçek zararlara yol açabilir.
Şunu da eklemem gerekir. İklim değişikliği iktisadı çok zengin bir araştırma alanı ve iktisadi yaklaşıma meydan okumak için aklınıza gelebilecek hemen her şey bu literatürde ele alınıyor. Nick Stern ve Joe Stiglitz gibi eleştirmenler bile bunu kabul ediyor. İktisatçıların, küresel iklim diplomasisinin başarısızlıklarının nasıl düzeltileceğine ilişkin, politika yapımında deneyselci yaklaşımı vurgulayan önerileri bile var. Ne yazık ki, How Economics Can Save the World'de bunların hiçbirine yer verilmiyor.
Yanlış anlaşılmak istemem! Bu bölüm, dışsallıklar ve karbon vergileri hakkında mükemmel bir bölüm ama iktisadın iklim değişikliğiyle mücadele ederek dünyayı nasıl kurtarabileceğini tartışmakta yetersiz kalıyor.
Sonuç olarak kitap, yoksulluk ve iklim değişikliğinin çözülmesi kolay sorunlar olduğu izlenimini bırakıyor. Adil olmak gerekirse, Angner bu konularda dengeli bir bakış açısı sunmak için her türlü çabayı gösteriyor. Ancak, birçok şeyi de atlıyor. Bu nedenle korkarım ki pek çok kişi kitabı okuduktan sonra, yoksulluğun para dağıtılarak ortadan kaldırılabileceğini ve iklim değişikliğinin sadece daha fazla vergi ile çözülebileceğini düşünecek. Angner, bu sorunları çözmenin zorluğunu biraz daha iyi anlatsaymış iyi olurmuş.
Sonuç olarak
How Economics Can Save the World, sadece iktisat bilmeyenlere hitap etmiyor; hem iktisat öğrencileri hem de iktisatçılar için de değerli bilgiler sunuyor. Ayrıca iktisatçılar bu kitabı "karmaşık iktisadi konuları anlaşılır bir şekilde nasıl anlatabilirim" sorusunun cevabını bulmak için de okuyabilir.
Kitapta ufak tefek bazı sorunlar olsa da, Erik Angner, karmaşık iktisadi kavramları açık ve ilgi çekici bir şekilde aktararak bu kitabı okumayı bir zevk haline getiriyor. Sonuç olarak, bu kitabı iktisat ile ilgilenen herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Nokta. Okuyun. Bana daha sonra teşekkür edersiniz.
Umarım kısa zamanda bu kitabın Türkçe çevirisi de yapılır.
Notlar
Bu değerlendirmemin orijinal İngilizce versiyonunu okumak isterseniz, buyrun.
Finlandiya'da yürüttüğüm "Rethinking the Serviciability of Economics to Society" projesi kapsamında 28 Nisan tarihinde Erik Angner'in kitabı ile ilgili bir panel düzenleyeceğiz. Paneli online olarak izlemek mümkün. Detaylara proje sayfamızdan ulaşabilirsiniz.