İktisat, iş insanları ve işletmeler için ne kadar faydalı?
The Economist'teki bir yazıyla ilgili notlar
"İktisat mı yoksa işletme mi okusam?" diye düşünen bir öğrencinin iktisatçılardan alacağı tavsiye genel olarak şudur: "iktisat oku çünkü iktisat okursan işletme ve pazarlama gibi pek çok alanda kolaylıkla uzmanlaşabilirsin."
Bakın Mahfi Eğilmez ne diyor:
"Ekonomi (iktisat), işletme, kamu maliyesi (maliye), uluslararası finans, ekonometri, bankacılık ve sigortacılık, dışticaret, uluslararası ticaret ve finansman, pazarlama (marketing), çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri. [...] Bütün bu bölümlerin anası ekonomi bölümüdür. [...] Ekonomi okumuş bir kişinin burada saydığım dallardan herhangi birinde yüksek lisans yaparak uzmanlaşması mümkündür. Çünkü ekonomi bu dalların hepsinin anasıdır." (Mahfi Eğilmez, Kendime Yazılar, 14 Temmuz 2013)
4 Nisan 2023'te The Economist'te yayınlanan "Why economics does not understand business" başlıklı yazı, iktisadın işletmeler ve iş insanları için ne kadar faydalı olduğunu sorguluyor. Diyor ki, iktisatçılar -- tam da Mahfi Eğilmez'in dediği gibi -- temel bilim yaptıklarını düşündükleri için işletmelerin ve iş insanlarının ihtiyaç duyduğu türden bilgi üretmiyorlar. İşletmeler ve iş insanları, başarılı olmak için içinde bulundukları ortamın detaylarına, rakiplerin davranışlarına, kamu politikalarına, siyasetçilerin anlık açıklamalarına ve hatta Türkiye'de geceleri ansızın Resmi Gazete'de çıkabilecek türlü çeşit karara dikkat etmek, bunları göz önüne almak zorundadır. The Economist'teki yazı iktisat biliminin böyle anlık, bağlama göre değişen şeylerle değil, genel geçer mekanizmalarla ve bilimsel yasalarla ilgilendiğini, dolayısıyla da iş insanları ve işletmeler için fazla bir pratik faydası olmadığını söylüyor.
"Economics likes to see itself as a foundational discipline, like physics, not a practical one, like engineering. But most of what makes for a flourishing business cannot be captured in a tight theory with a few equations." (Kaynak)
Yazıda, iktisadın temel bulgularını göz ardı etmenin iş insanları ve işletmeler için "ölümcül" olacağı kabul ediliyor ama bu bulguların genel geçer şeyler olduğuna vurgu yapılıyor. Yani temel iktisat bilgisi dışında iktisadın işletmelere pratik olarak pek bir katkısının olmadığı söyleniyor.
"There are economic ideas that business people ignore at their peril. If a firm’s strategy can be freely copied, it should expect its profits to be competed away quickly. A sound business needs an edge. But beyond such precepts, economics has little of practical use to say about what makes a successful company." (Kaynak)
The Economist'teki yazının temel sorunu şu: yazarın "iktisat" dediği şey, iktisada giriş kitaplarındaki mikro iktisat teorisinden ibaret. Bu iki açından önemli. Birincisi iktisat, iktisada girişteki mikro iktisattan ibaret değil. Daha ileri düzeydeki rekabet teorisi ve endstri iktisadı gibi alanlarda işletmelerin tam da ihtiyaç duyduğu modelleri ve ampirik çalışmaları bulmak mümkün. Herhalde, davranışsal iktisattan bahsetmeme çok gerek yok: tüketici davranışlarını anlamak ve değiştirmek isteyen işletmelerin davranışsal iktisadı göz ardı etmesi pek akıllıca olmaz.
İkincisi, iktisat artık eskisi kadar teorik bir araştırma alanı değil. İktisatçılar her gün daha fazla ampirik çalışma yapıyor ve ampirik çalışmaların iktisat içindeki önemi her geçen gün büyüyor (misal, bkz. Angrist vd. 2017). Aşağıdaki grafikler, iktisatta ampirik çalışmaların öneminin nasıl arttığını gösteriyor.
Tabii, iktisadın daha ampirik hale gelmesinin hikayesi daha karmaşık. Merak edenlar, Robert Backhouse ve Beatrice Cherrier'in (2017) makalesine bakabilir. Ama hikayenin daha karışık olması şu gerçeği değiştirmiyor: iktisatçılar, işletmelerin en çok ihtiyacı olan şeylerden biri olan veri analizi konusunda diğer sosyal bilimcilerden bir adım önde. İktisat teorisi ile veri analizi birleşince ortaya Voltron çıkıyor. Bugünün karmaşık dünyasında karar almak isteyen işletmeler ve iş insanları bu sebeple iktisatçılara çok ihtiyaç duyuyor. AirBnb, Amazon, Netflix, Google, Microsoft gibi teknoloji şirketlerinin çoğunun doktoralı iktisatçıları işe alması boşuna değil. Aşağıdaki, tabloda doktoralı iktisatçıları işe alan bazı şirketlerin bir listesini bulacaksınız.
İktisatçıların teknoloji şirketleri için nasıl faydalı olabileceğini merak ediyorsanız, Susan Athey ve Michael Luca'nın Harvard Business Review'deki "Why Tech Companies Hire So Many Economists" başlıklı yazısına bakabilirsiniz.
Uzun lafın kısası, iş insanları ve işletmeler, The Economist'teki yazıdan yola çıkıp "iktisatçılar işimize yaramaz" demesinler. Yazı, iktisadın bir işletmenin bütün sorunlarını çözmeyeceği konusunda haklı ama iktisatçılar işletmelere başka bilim alanlarının sunamayacağı faydalar sunuyor: ekonomide ne olup bittiğini anlamak, tüketici tercihlerini analiz etmek, hem çalışanlar hem de müşteriler için uygun müşevvikleri anlamak, teşvik sistemleri geliştirmek, aksak rekabetin olduğu piyasalarda üretim ve fiyatlama stratejisi geliştirmek, tedarik zincirlerinin yapısını anlamak... Bu listeyi uzattıkça uzatabiliriz.
Peki, "İktisat mı yoksa işletme mi okusam?" diye soran öğrencilere nasıl cevap vermeliyiz? Bence, "iktisat oku çünkü iktisat okursan işletme ve pazarlama gibi pek çok alanda kolaylıkla uzmanlaşabilirsin" dememekte fayda var. İşletme odaklı sorulara odaklanmak isteyenlerin işletme bölümlerinde okuması bana daha mantıklı geliyor. Sonuçta işletme ve pazarlama gibi bölümlerde iktisat bölümlerinde hiç anlatılmayan tonlarca şey anlatılıyor. Bu alanlar, sadece iktisattan değil, psikoloji ve sosyoloji gibi pek çok farklı alandan da besleniyor ve iş dünyasındaki güncel gelişmeleri yakından izliyor. Ama yine de işletme bölümlerde okuyanlara veya okuyacak olanlara, iktisat ve ekonometri (ya da en azından istatistik) derslerini ihmal etmemelerini, bölümlerinde bu dersler yoksa almalarını tavsiye edebiliriz. Ha tabii bir de ChatGPT'nin askerleri olmak istemeyenlere, R veya Python ile veri analizi nasıl yapılır, makine öğrenmesi nedir, nasıl çalışır falan bunları da öğrenmelerini salık verebiliriz.
Kaynaklar:
Angrist, J., Azoulay, P., Ellison, G., Hill, R., & Lu, S. F. (2017). Economic Research Evolves: Fields and Styles. American Economic Review, 107(5), 293–297. https://doi.org/10.1257/aer.p20171117
Athey, S., & Luca, M. (2019). Economists (and Economics) in Tech Companies. Journal of Economic Perspectives, 33(1), 209–230. https://doi.org/10.1257/jep.33.1.209
Backhouse, R. E., & Cherrier, B. (2017). The Age of the Applied Economist: The Transformation of Economics since the 1970s. History of Political Economy, 49(Supplement), 1–33. https://doi.org/10.1215/00182702-4166239
Elinize sağlık. Keyifle okudum.
Emrah Hocam, aslında dediğiniz gibi Economist'teki görüş 1990'larda kalmış. 1990'larda sorunun iktisatçı ve işletmeciler arasında ietişim kopukluğunda görülüyordu ( Örneğin J. Kay'ın o dönemde Economic Journal'daki yazısı). Fakat son otuz yılda "theory of the firm" tartışmaları, (industrial) organization iktisatçıları ile stratejik management çalışan işletmecilerin iletişimini sağladı. Bunun yanında tartışmaya psikoloji ve sosyoloji çalışan bir dizi bilim insanı da katılınca inter-disipliner bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bazı iktisatçılar bu gelişmeyi "sessiz devrim" olarak adlandırıyor (Demsetz). Ama mainstream iktisatta, firma davranışlarını DSGE Modellerine katma çabaları hala sürüyor. Bunlar, gerçek dünyadaki firmaların davranışlarının gerçekçi açıklamasını yapmaktansa, firma davranışlarını, kendi modellerine uygun dönüştürerek modellerinin ne kadar kapsayıcı olduğu fikrini kanıtlamaya çalışıyorlar. Sonuçta, akademisyen olmak isteyen öğrenciler, bence iktisat okumalı. Ama özel kesimde çalışmayı planlayan gençler, işletme okuyabilir. Çünkü her iki alanda da sorularına cevap bulacakları her disiplinde de çok sayıda ve güzel çalışmalar var. Selamlar.